“`html
Suriye Ordusu, PKK/YPG teröristlerine karşı gerçekleştirdiği operasyonlarla önemli kayıplar yaşatmayı başardı. Rakka’nın kuzey kesimi ve Halep’in doğusunda meydana gelen çatışmalarda, PKK/YPG unsurlarına ait mevziler, yoğun topçu ateşleriyle hedef alındı.
Suriye’nin kuzeyinde, Suriye Ordusu ile PKK/YPG/SDG unsurları arasında gerilim giderek artmaktadır.
Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre, Suriye Ordusu, PKK/YPG teröristlerini pusuya düşürerek büyük kayıplar vermelerine neden oldu. Rakka’nın kuzeyinde ve Halep’in doğusunda süren çatışmalarda, PKK/YPG mevzileri ağır bombardımanla vurulmaktadır.
Diğer yandan, PKK/YPG militanları Rakka’nın kuzeyindeki M4 karayolunda sivil bir araca saldırdı. Ayrıca, kimliği belirsiz kişiler, Haseke’nin güneyindeki Şeddadi’de PKK/YPG’nin bir silah deposuna saldırıda bulundu.
Milli Savunma Bakanlığı, Tişrin Barajı ile ilgili yaptığı açıklamada, “Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/YPG/SDG gibi terör örgütlerinin stratejik altyapıları sömürebileceği girişimleri engellemeye kararlıdır” ifadelerine yer verdi.
MSB kaynakları, Suriye’deki son durum ve PKK/YPG’nin Tişrin Barajı etrafındaki sivil halkı kalkan olarak kullanma hususuyla ilgili olarak, “Türk Silahlı Kuvvetleri, terörizme karşı uluslararası işbirliğinin önemine inanır ve bu bağlamda, PKK/YPG/SDG gibi örgütlerin terörist olarak tanınması konusunda uluslararası toplumdan daha etkin bir işbirliği beklemektedir” değerlendirmesinde bulundu.
TSK’nın, terörist gruplara sağlanan desteklerin sona erdirilmesi ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Fırat Nehri üzerindeki Tişrin Barajı, Su kaynakları ve bölgesel güvenlik açısından kritik bir bölge olarak PKK/YPG/SDG tarafından son savunma hattı olarak kullanılmaktadır. TSK, bu tür eylemleri şiddetle kınamakta ve uluslararası hukuka, insan haklarına ve insanlığa aykırı olduğu mesajını vermektedir.
PKK/YPG/SDG’nin Tişrin Barajı etrafında sivilleri canlı kalkan olarak kullanması, terörist örgütlerin ahlaki çöküşünü gösterirken, bu durum insan hakları ihlali anlamına gelmektedir.
Güvenlik kaynakları, bu tür eylemlerin, terör örgütlerinin kendi menfaatleri uğruna masum hayatları hiçe sayan yöntemler olduğunu belirtmekte ve şu noktalara dikkat çekmektedir:
Türkiye’nin bölücü terör örgütleri ve onların faaliyetlerini izleme konusundaki hassasiyeti devam ederken, bu faaliyetler Kürt halkını olumsuz etkilemekte ve yeni zorluklar getirmektedir. Terör örgütünün sivilleri canlı kalkan olarak kullanma mantığı, insanlık dışı bir yaklaşım olup, hem insanlık anlamında hem de bölgesel güvenlik açısından büyük tehlike arz etmektedir.
Bu gelişmeler, hem Suriye’nin iç güvenliği hem de Türkiye’nin sınır güvenliği için kritik öneme sahiptir.
Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/YPG/SDG gibi terör örgütlerinin stratejik hedeflerine ulaşmaya çalışırken meydana getirdikleri tehditleri ortadan kaldırmak adına sıkı bir kararlılık göstermektedir. TSK, ülkemizin ve sınırlarımızın güvenliğini sağlamak amacıyla, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve halkının barışçıl çözüm arayışlarına saygı göstererek sınır ötesi operasyonlarını sürdürme azmindedir. Bu çaba, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler antlaşmasına dayanan meşru müdafaa hakkı çerçevesinde sürdürülecektir.
Türkiye’nin Milli İstihbarat Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yürütülen sınır ötesi operasyonlarla etkisiz hale getirilen PKK’lı teröristler Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan’ın ölümü, uzun yıllar örgüt üyelerinden gizlenmiştir. Güvenlik kaynakları, Rıza Altun’un 2019’da ve Ali Haydar Kaytan’ın 2021’de MİT ve TSK operasyonları sonucu öldürüldüğü bilgisini kamuoyuna duyurdu.
Bu iki teröristin ölümü, PKK yönetimi tarafından örgüt üyelerine yansıtılmaması için bir gizlilikle karşılanmıştır. Edinilen bilgilere göre, Kaytan, örgüt yöneticileri tarafından sınırlı sayıda kişinin bildiği bir yerde defnedilmiştir. Cesedi gömen PKK’lılar da infaz edilmiştir.
PKK/DEM ve PKK/DBP’nin Diyarbakır ve Tunceli’de düzenlediği terörist anma programı, hem il yönetimleri hem de güvenlik güçleri tarafından titizlikle izlenmekteydi. Bu durumun amacı, anmaya izin verilmediğinde oluşabilecek polis müdahalelerine dair algı oluşturmaktı. Kapalı alan toplantıları ise dikkatle takip edilmeye devam etti, fakat herhangi bir müdahale gerçekleştirilmedi. Terör örgütü yandaşları, bekledikleri ilgiyi bulamadıklarından, provokasyonu açık havaya taşımaya ve güvenlik güçleri ile yerel halkı karşı karşıya getirmeye yönelik kararlılık gösterdiler.
Bu durum, silah bırakma ve kendilerini feshetme konularında isteksiz olduklarını her fırsatta dile getiren PKK terör örgütü ve siyasi uzantıları tarafından daha da derinleştirilmektedir. Tüm ilgili birimler, toplumu daha fazla provoke etmeden sabırlı bir tutum sergileme gayretindedir.
Çünkü, vatanın bölünmez bütünlüğü için canını ortaya koymaya hazır olan Türk milletinin yüreğindeki birkaç damla gözyaşı, büyüyerek terör yandaşlarını ortadan kaldırabilir. Devletin, “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusundaki yaklaşımı, sabrı ve iyi niyeti zorlamanın kimseye yarar sağlamayacağı, vatan söz konusu olduğunda Türk milletinin fedakarlığının sınırı olmadığını en iyi düşmanları hatırında tutmalıdır.
“`